Sayfa
Sayısı: 440
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Çıkmazdaysa
yüreğiniz, hikâyemi dikkatli okuyun, belki de bu sizin hikâyenizdir…
Hiç
uçurumun kenarında olduğunuzu hissettiniz mi? Ya da ayaklarınızın altındaki
kaya parçalarının koparak düştüğünü… Ben artık öyle hissediyorum ve gitgide
karanlığa düşüyorum. İhanetin en ağırını en yakınlarımdan gördüm. Anne ve
babamdan… Tek suçum, onların isteklerine boyun eğmememdi. Tek suçum, onların
değil de yüreğimin seçtiği adamı sevmemdi… Neden insanlar kendileri gibi
olmayanı ötekileştirir ki? Bu başkaldırımın bedelini çok ağır ödüyorum. Bir
akıl hastanesine kapatıldım. Tüm hayatım çalındı benden. Sevdiğim adam… Dünyaya
getireceğim çocuğum belki de…
Ne
zormuş insanın kendinde olduğunu ispat etme çabası. Ve artık aklım yerinde mi
bilmiyorum ama yüreğimin hâlâ aklı başında. Buradan kurtulmak istiyorum. Gün
yüzüne kavuşup rüzgârın saçlarımı savuruşunu hissetmek, denizin tuzlu kokusunu
içime çekmek istiyorum. Tek ümidim bu yazdıklarımı birinin bulması. Ne kadar
zaman alır bilinmez, fakat bu satırları okuyacak kişiye sesleniyorum: Benim
adım Clara Elizabeth Cartwright ve bu, benim hikâyem. Seçim senin, ya hikâyeme
ortak ol ya da diğerleri gibi görmezlikten gel beni… Ardımda Kalanlar,
anlattıkları ve karakterleriyle kurgu ürünü olsa da hikâyenin çıkış noktası
gerçeğe dayanmaktadır. Tüm gizemleri içinde barındıran, duygu yüklü bu kitabı
gözyaşları eşliğinde bitirdiğinizde, kendinizi sorgulamadan edemeyeceksiniz…
"Muhteşem
bir kurguya sahip olan Ardımda Kalanlar, tüm okul ve halk kütüphanelerindeki yerini
almalı."
-Voya,
Lindy Gerdes-
Bir gün kapı çalar ve elinize çok güzel bir şekilde
paketlenmiş bir kargo geçer.
İçini açarsınız ve gördükleriniz karşısında çok
mutlu
olursunuz.
Hele de kitabı okuduktan sonra duygularınız sizi
mahveder.
İşte öyle bir şey..
Bu kitabı okurken o kadar çok duyguyu bir arada
yaşadım ki.
Mutluluk, hüzün, sinir, merak hepsi bir arada.
Sırf ailesinin istediği adamla evlenmek istemediği
için
deli damgası yiyerek akıl hastanesine yatırılan
Clara’nın
hikayesini çok sevdim.
Yazar duyguyu o kadar iyi aktarmış ki kendimi
yaşanan
olayların içindeymiş gibi hissettim.
Kesinlikle ama kesinlikle tavsiyemdir..
*****
Kim bilir kaç
dehşet verici anı, yapının bir parçası olarak tuğlaların,
harcın, buzlu
camların içine işlemiş, kan ve gözyaşlarına karışarak
mühürlenmişti? Acı ve
keder nasıl her zaman Izzy’nin bir parçası
olacaksa işkence görmüş binlerce
ruhun anısı da Chapin Hall’da ve
Willard Akıl Hastanesi’nin çevresindeki
binalarda yaşayacaktı. Böyle
bir
yer kayıp yaşamlardan ve sevilen kişilerden
geriye kalan bir hatıradan
başka ne olabilirdi?
“Kendi isteğim dışında akıl hastanesine kapatıldım. Bana kalan tek şey
aklım ve aklımın tamamen yerinde olduğu konusunda sizi temin ederim!
Ben her dediğinize körü körüne inanıp hayvan gibi onları hapsetmenize
izin veren diğer hastalarınız gibi değilim. Bir doktor bunu yapmamalı.
Bu bir suçtur.”
harika merak ettim bu kitabı bakıcam bloğunuzu da takibe aldım bende bekliyorum :)
YanıtlaSil