25 Aralık 2012 Salı

Veee Çekilişimizi Kazanan Şanslı Dört Kişi :)

merhaba arkadaşlar çekilişimiz ara çekiliş olduğu için random.org dan yaptım çekilişi :)
38 yorum var postun altında gelelim ilk kazananımıza :)
1 numaralı yorumu bırakan arkadaşımız yani cngz :) ben de şaşırdım ama 1 çıktı :)

2. şanslı arkadaşımız 22 numaralı yorumu bırakan Şenay Gazoz  :)


3. şanslı arkadaşımız 12 numaralı yorumu yazan farfarafix  arkadaşım :)


vee
 4. ve son kazananımız 35. yorumu bırakan Kedikolik :) 



tebrik ediyorum arkadaşlar adreslerinizi bojukandperik@gmail.com adresine bekliyorum :)




16 Aralık 2012 Pazar

Ara Çekilişimiz Başladı :)

geçenlerde vikitap hesabıma bir göz atayım dedim ve ilk kitabını yayınlamış bir arkadaşımdan Muhammed Ali POLAT 'tan bir mesaj aldım. lafı dolandırmadan kitabından bahsetmiş :) ben de arkadaşıma destek olmak istedim ve Aralık ayı çekilişinden önce bu postun altına yorum bırakan arkadaşlarımın arasından çekilişle belirleyeceğim 4 kişiye bu kitaptan yollayacağım :)


Baskı Yılı:2012
Yayınevi:İkinci Adam Yayınları
Dili:Türkçe
Ciltsiz:
Sayfa Sayısı:122

Kimsenin benimle ilgilenmediğini anladığım zaman 16 yaşındaydım. Hayatımda ilk kez bir şeyi doğru anlamıştım. İnan bana seninle de ilgilenmiyorlar. Başına gelenler sana ceza ya da ödül olsun diye değil. Hepimiz öleceğiz ve cehenneme gideceğiz. İskender dünyayı aldı ve şimdi tek hatırlanan gay olduğu. Marie Cruie laboratuarda çürüdü. Ne geliyor gözünün önüne firijit bir bakire, hayır aslında evliydi. Kimin umrunda? Demeye çalıştığım da bu zaten. Bırak ansiklopediler senden bahsetmesin, popüler olma, 2150 yılında Googleda adın çıkmasın, üst geçide ismini yazmasınlar. Ah ne gam! Beş sene önce hayal ettiğin durumda mısın? Ya da beş sene sonra hayallerin gerçek olur mu sence? Önemsiz olduğunu kabullen, mızıldamayı bırak!

tek yapmanız gereken bu postun altına mail adresinizi yazmak son gün 24 Aralık :) daha fazla kişiye ulaşmak için blogunuzda da bahsederseniz sevinirim 

kitapla ilgili yorumlara vikitap.com dan bakabilirsiniz..



Laurent Gounelle-Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer Bitti :)



bir ay önce okumuş olduğum bir kitaptı ama ancak yorum yazabildim :) 

Baskı Yılı:2012
Yayınevi:Pegasus
Dili:Türkçe
Sayfa Sayısı:448


Tanrı Daima Tebdil-İ Kıyafet Gezer
Mutluluğun kapını çalmasını bekleme, sen ona git 
Hayatını değiştirecek roman bu işte!
Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yapıyor. Bundan sonra o ne söylerse sorgusuz sualsiz yapacaksınız. Kendi iyiliğiniz için... Çaresiz, kabul ediyorsunuz ve hayatınızın iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakıyorsunuz. Ve hayatınız eskisinden çok daha güzel oluyor. Yine de şüpheleriniz var: Bu adam aslında kim? Çevresindeki gizemli kişilerin sırrı ne? Sizden aslında ne istiyor?

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikâyesi.

"Laurent Gounelle bir mutluluk fabrikatörü... Eğer mutluluğun bir reçetesi varsa, Gounelle o reçeteyi biliyor olmalı."
Le Figaro

"Yeni Coelho." 
LExpress

"İnsanın kendini arayışı ve başkasını anlaması hakkındaki bu benzersiz roman, kendine güven ve özgürlük üzerine işe yarar tavsiyeler veriyor."
France Soir

"Sürükleyici ve kolay okunan bir kitap. Hem iyi bir kişisel gelişim kitabı hem de güzel bir roman. Bayıldım!"
Critiques Libres

"Sonuna kadar gizemini koruyan, mizahi ve şiirsel bir roman." 
Lest-éclair




alan greenmor  Fransada doğmuş ama annesinin evlilik olayından dolayı Amerikaya yerleşmiş bir adam. annesi onun hep başarılı olmasını istiyor ve böylelikle alan üniversiteyi bitirip tekrar Paris'e dönüyor. borsada hissesi olan işçi alma kurumu gibi bir şirkette işe başlıyor. kendilerine başvuran şirketlerin eleman ihtiyaçlarına göre elemanlarla görüşüyorlar ve en uygun elemanı seçiyorlar. rakamlarla da arası iyi bir muhasebeci de aynı zamanda.

alan, Paris’de yalnız yaşıyor. işine gidip geliyor ama işinden nefret ediyor.daha sonra audrey ile tanışıyor ve audrey hayatına renk katıyor fakat birden bire audrey yüzyüze bile konuşmadan ondan ayrılmak istediğini belirten bir mektup bırakıyor ve alan'ı terkediyor. zaten işini sevmeyen alan bir de sevdiği kadın tarafından terkedilince hayatına son vermeye karar veriyor.

kendini öldürmek için Eiffel Kulesine çıkıyor ve kendini tam boşluğa bırakacağı anda karşısına bir adam çıkıyor ve adı  Yves Dubreoil olan bu adam kendisi ile bir anlaşma yapmasını istiyor.eğer ölmekten vazgeçerse onun her istediğini yapacaktır ve hayatı değişecek. alan, çaresiz bir şekilde kabul ediyor ve olaylar buradan sonra başlıyor.

okumayanlar için devamını yazmayacağım :) benim yorumuma gelince roman, kişisel gelişim kitapları kadar sıkıcı değil aksine bazı yerlerini okurken keyif aldığımı da söylemeliyim. aslında kitabı okurken alan’la birçok ortak yönünüz olduğunu keşfedeceksiniz ve bu kitabı daha dikkatli okumanıza neden olacak ki ben de öyle oldu :) bu kitabı okuduktan sonra farkettim ki  hayata ve insanlara karşı çoğu zaman çekingen,tanımadığı ortamlarda hemen kızaran, muhabbete pek katılmayan ve  kendine güvensiz biriyseniz ki ben öyleyim bazen bu kitap size kesinlikle size yardımcı olacaktır :) siz de değişmek için karşınıza birinin çıkmasını beklemeyin unutmayın Tanrı herkesin içindedir bana göre :) 




Gece Evi Serisi Ejderhanın Yemini Bitti :)


Baskı Yılı:2011
Yayınevi:Pegasus
Dili:Türkçe
Sayfa Sayısı:160

Bir Gece Evi Romanı

Gece evi serisinin yazarları P.C. Cast ve Kristin Castdan okurların heyecanla beklediği yeni bir kitap...

Zoey işaretlemeden ve eve gelmeden önce... 
Lankford adında bir ejderha vardı. Aşk onu dönüştürdü,
Unutulması güç bir söz verdi ve karanlık onun peşinde!

Ejderha Lankfordun gizemli geçmişi Gece Evi serisinin yazarları
PC Cast ve Kristin Castın bu kısa romanında aydınlanıyor.

Bir Çaylak olarak İşaretlendi, aşkının esiri oldu,
acımasız bir düşmanla karşı karşıya...

Gece evi serisi hayranları... Ejderhanın Yeminini mutlaka okumalısınız...



gece evi serisinde kader kitabını okumadan mutlaka okunması gereken bir kitap. eğer bu kitap okunmadan kader kitabı okunursa anlaşılmıyormuş bazı şeyler. ejderha lankford'un gece evine gelmeden önceki yaşadıkları ve anastasia ile tanışmaları anlatılıyor. zaten 160 sayfa ve çok akıcı hemen bitiyor. 



Gece Evi Serisi Yanmış-Uyanmış ve Baştan Çıkarılmış Bitti :)




gece evi serisini okumaya devam ediyorum her ne kadar araya başka kitaplar girse de :)
fotoğrafları çekerken yaramaz mavişim de poz vermeye üstüne kondu :)
bazıları seriyi okumaya devam etmemiş sıkıldığını falan söylemiş ama bana göre seri aynı heyecanla devam ediyor.

gelelim kitaplara

BAŞTAN ÇIKARILMIŞ


Baskı Yılı:2009
Yayınevi:Pegasus
Dili:Türkçe
Sayfa Sayısı:432


Gece Evini büyük bir riske atacak tehlikeli sırlar birçok şeyi altüst etmek üzeredir. Fakat gizlenmeye çalışılan sır zaman ayarlı bir bomba gibi. Bütün bunlar olurken Zoey en iyi arkadaşlarına ve erkek arkadaşlarına hiç olmadığı kadar ihtiyaç duymaktadır. Ama Zoey, güvenememekten yalnız kalmıştır. Bunların yanı sıra kötülüğe teslim olmayıp duygularını kontrol etmesi gerekmektedir. Daha doğrusu baştan çıkarılmamak için oldukça zorlu bir mücadele vermektedir. İyi ve kötünün savaşı oldukça zorlu geçecektir.

YANMIŞ

Baskı Yılı:2010
Yayınevi:Pegasus
Dili:Türkçe
Sayfa Sayısı:432

MİLYONLARIN TUTKUNU OLDUĞU GECE EVİ SERİSİNDE HEYECAN DEVAM EDİYOR!

Arkadaşlar birbirine güvenmemeye başladığında,
kıvılcımları alevlendirmek için
Karanlık orada olacaktır...

Gece Evinde her şey karanlığa büründü. Zoey Kızılkuşun ruhu paramparça. Steve Rae Zye yardım etmek istiyor ama onun da başı büyük belada. Afrodit ise şimdi Nyxe sadakatini göstermek zorunda. 

Üç kız… Ateşle oynuyorlar… Eğer dikkatli olmazlarsa herkes yanacak.


UYANMIŞ


Baskı Yılı:2011
Yayınevi:Pegasus
Dili:Türkçe
Sayfa Sayısı:368


YIKIMIN EŞİĞİNDEKİ ÇARESİZ BİR GENÇ KIZ, KALBİNİN KIRILMAMASI İÇİN NE YAPABİLİR?

KARANLIĞIN GÖZLERİNİZİ BAĞLADIĞI YERDE, KALBİNİZE GÜVENMEKTEN BAŞKA ÇARENİZ YOKTUR.

ARKADAŞLIĞIN SINIRLARI NEREYE KADAR UZANABİLİR VE BİR KIZIN KALBİNDEKİ AŞK NE KADAR GÜÇLÜ OLABİLİR?

Vampir Yüksek Konseyi tarafından aklanan ve Tulsa Gece Evindeki yüksek rahibe konumuna geri getirilen Neferet, Zoeyden intikam almaya yemin eder. Kalona üzerindeki hâkimiyeti, Zoeye karşı kullanacağı silahlardan sadece biridir. Ancak Zoey Skye Adasına sığınmış ve orada Kraliçe Sgiach tarafından onun yerine geçmesi için eğitilmektedir. Kraliçe olmak harika olurdu, değil mi? Tulsaya neden dönsün ki? İnsan refakatçisi Heathi kaybettikten sonra Zoey ne kendisinin, ne de süper yakışıklı savaşçısı Starkla olan ilişkisinin asla eskisi gibi olmayacağını bilir.

Peki ya Stevie Rae ve Rephaim? Alaycı Kuzgun, Stevie Raeye karşı kullanılmayı reddeder, fakat dünya üzerinde Zoey dâhil hiç kimse onların ilişkisini onaylamayacakken elinden ne gelir ki? Babasına mı yoksa kalbine mi ihanet edecek?





her bir kitap neredeyse 1 er günde bitti dediğim gibi ben hala heyecanla okumaya devam ediyorum.
bu kitaplarda da Zoey ve arkadaşlarının başından geçenler anlatılmaya devam ediyor.


baştan çıkarılmış diğer kitaplara oranla bir tık daha ilerideydi bana göre olan olaylar açısından. av kitabından sonra en beğendiğim kitap oldu diyebilirim. diğer kitaplardan farkı da olayların başka ağızlardan anlatılışıydı.


yanmışta çok stevie rae den bahsediyor bu yüzden zoey fanları zoey ile ilgili asıl olaylara kitabın sonunda rastlayacaklar. yanmış kitabında stevie rae ve kalona'nın oğlu rephaim arasında geçen olaylar anlatılıyor. en önemli olaylardan biri de heathin ölümüyle ruhu parçalanan zoey'in öteki alemde heath ile karşılaşması.

uyanmışta da zoey tekrar öteki alemden dönmüştür ve gece evinden uzakta Skye Adası’na sığınmıştır ve geri dönmeyi pek düşünmemektedir. insan refakatçisi Heath’i kaybettikten sonra Zoey ne kendisinin, ne de süper yakışıklı savaşçısı Stark’la olan ilişkisinin asla eskisi gibi olmayacağını bilir. bu arada stark da gücünü toplamaya çalışmaktadır.

Kısaca bu seriyi çok sevdim ve okumaya devam diyorum şu anda elimde kader kitabı var ve en son çıkan kitabı saklanmışı da almıştım merakla neler olacağını bekliyorum :) tavsiyedir...
            

12 Aralık 2012 Çarşamba

Leyla'nın Evi-Zülfü Livaneli Bitti :)


baktım okuduğum kitapla biter bitmez yorum yazmazsam yazamıyorum hemen başlayayım dedim yazmaya :)

Yazar:Zülfü Livaneli
Sayfa Sayısı: 284
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Doğan Kitap

Arka Kapak

Romanları çok satanlar listesinden inmeyen, ödüller alan, 30 dile çevirilen, sinemaya ve tiyatroya aktarılan Zülfü Livaneli, Leyla'nın Evi'nde her biri ayrı bir dünyadan gelen insanların hayatlarını bir İstanbul romanında kesiştiriyor...


Boğaziçi'nde Bosnalılar Yalısı'nda doğup büyümüş paşa torunu Leyla Hanım, yalının yeni sahibi Ömer Cevheroğlu tarafından sokağa atılır ve mahallenin çocuklarından gazeteci Yusuf'un Cihangir'deki bekâr evine sığınmak zorunda kalır. Yusuf'un sevgilisi Rukiye ("sahne adı"yla Roxy), Almanya'da peep show'larda modellik yapmış, hip-hop tarzı müzik yaparak "yırtmaya" uğraşan bir Almancı kızıdır. 


Leyla Hanım, yalının yeni sahipleriyle görüşmeye çalıştığı bir gün, Ömer Bey'in babası, Kadızade Konağı'nın emektar vekilharcı, dört kuşaktır konaklarda hizmetkârlık yapan bir aileden gelen Ali Yekta Bey ile tanışır. 

Her biri ayrı bir dünyadan gelen bu insanların hayatlarının kesişmesi, onları hem kendilerini hem de birbirlerini değiştirecekleri, kimi zaman acılı kimi zaman eğlenceli bir sürece sokacaktır.


Leyla'nın Evi, bir yanıyla da "ev" üstüne bir roman: "Çünkü imparatorluk yıkılırken bütün Osmanlı tebaası acı çekti ve herkes birbirinin evine yerleşti."


serenad ile tanıştığım bir yazardı Zülfü Livaneli çok da beğenmiştim ve okumaya devam etmek istemiştim diğer kitaplarını :)
leyla'nın evi ni alma nedenlerimden biri de bu oldu ama açıkcası bana serenad tadı vermedi. çok büyük umutlarla aldım kitabı elime ama okurken aynı heyecanı hissedemedim. kitap 3 ana karakter Leyla-Ali Yekta Bey-Rukiye diğer adıyla Roxy üzerine kurulmuş. Leyla'nın müştemilatında kaldığı aile yadigarı yalının yeni sahiplerinin Leyla'yı orada istemeyip dışarı atmasından sonra başlıyor herşey. daha önce o yalının bahçesinden başka bir yer görmemiş olan Leyla ne yapacağını şaşırıyor uzunca bir zaman evin önünde bekliyor leyla ama onu gören yusuf dayanamayıp onu cihangirdeki evine götürüyor ve olaylar rukiye-roxy ile karşılaşması burada başlıyor. Osmanlı zamanından Cumhuriyete geçişi ve Leyla'nı ailesini çok ayrıntılı anlatmış ve bu bölümlerde sıkılmama neden olmadı değil.

serenad tadını alamasam da güzel bir romandı okumanızı tavsiye ederim daha başka tavsiye edebileceğiniz Zülfü Livaneli kitabı varsa da tavsiyelerinizi beklerim :)

5 Aralık 2012 Çarşamba

Kasım Ayı Çekilişi Kazananımız Belli Olmuştur :)

evet yine biraz geç kaldığımı kabul ediyorum ama yazılı yaptım bu hafta notlar falan yeni bitti :)




isimlerin hepsi tek tek yazıldı  :)


kesildi :)


katlandı :)

veeeee


kazanaannnn videoda :)





tebrik ederim arkadaşım :)




1 Aralık 2012 Cumartesi

Sabahattin Ali-Kuyucaklı Yusuf Bitti



Yazar:Sabahattin Ali
Sayfa Sayısı: 220
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Arka Kapak

"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu."

Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.


Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali'nin yazmış olduğu ilk roman benimse Kürk Mantolu Madonna'dan sonra okuduğum ikinci romanı. anne ve babasının acı ölümünden sonra kaymakamın yanına yerleşen yusuf'un hikayesini anlatıyor. 

Kürk Mantolu Madonna kadar olmasa da güzel bir romandı. sonu hüzünlü bitmeseydi daha güzel olurdu bana göre..

İskender Pala-Aşka Dair Bitti



Yazar:İskender Pala
Sayfa Sayısı: 167
Dili: Türkçe
Yayınevi: Kapı Yayınları

Arka Kapak

Aşkın başlangıcı "görme", sonucu "bakma"dır. İlk görüş anında başlayan ilginin sırasıyla sevgiye, bağlılığa, kalbin erimesine, tutkuya, özleme ve nihayet aşka dönüşmesinin bir tek gayesi vardır; sevilenin yüzüne bakabilmek, o ilk görüş anının lezzetini ve hazzını derece derece artırarak kemale erdirebilmek.

Görmekten bakma derecesine yükselebilmek için aşkın binbir türlü tecellisi, sayısız çile durağı, firkat, hicran ve hasrete adanmış elemleri vardır ki, bunların her biri âşıkı kabalıklarından yontar, ruhunu arıtıp billurlaştırır ve en son noktada doya doya "bakma" eylemi için onu hazırlayıp sevgili huzuruna çıkartır.

Aşkın "bakma"dan sonraki durağı "tapma"; yani sevenin sevilene kul olmasıdır.


bu kitap da aynı şekilde denemelerden oluşuyor ama arada hikayelerde var bu kitabı da pek beğenmedim ki söylemiştim deneme okumayı sevmiyormuşum diye ama şemspareden bir nebze daha güzeldi.

Elif Şafak-Şemspare Bitti



Sayfa Sayısı: 252
Dili: Türkçe
Yayınevi: Doğan Kitap


Arka Kapak
Gönülden yazılmış her roman, her hikâye, her kelime bir şemsparedir... 
Güneş parçası...
Kararır gökyüzü bazen; 
kasvetli bulutlar kaplar semayı. 
Hayatın ritmi durağanlaşır, sohbetler bildikleşir, 
içimizde birikir yalnızlık hissi. 
Nasıl özleriz güneşi o zaman,
griler içinde aradığımız 
bir tutam renk demeti.
Peri tozu gibi, inceden.
Gönülden yazılmış her roman, 
her hikâye, her kelime 
bir şemsparedir... 
Güneş parçası... 
Düşer omuzlarımıza, 
kar tanesi gibi usulca, 
yağmur gibi yıkar ruhumuzu, arındırır tozdan kirden tekdüzeliklerden...


uzun zamandır elimde sürünen bir kitaptı ama ne zamandır blogla ilgilenemediğim için okuduğum kitapları yazmaya başlayayım dedim artık :)

bu kitabı alırken beni renginin mor olması ya adının içinde Şems geçmesi çekti diye düşünüyorum :)
ama bu kitabı bitirdikten sonra tek bildiğim deneme yazıları okumayı sevmiyormuşum. eğer deneme okumayı seviyorsanız alın derim ama sevmiyorsanız boşa zaman harcamayın derim :)