31 Ağustos 2012 Cuma

Eylül ayı çekilişi yakında burada :)

evet arkadaşlar her ay bir çekiliş bundan sonra :)


hediye olarak henüz karar vermedim belki siz fikir verirsiniz belli mi olur :) değişik fikirleri olan arkadaşları bu posta bekliyorum :)

Kış Bahçesi-Kristin Hannah

bu ara şehir dışından gelen misafirler falan derken bloga da pek uğramaz oldum açıkcası :) özlemişim kitap yorumlamayı. kitap okumaya devam ama yorumlamaya vaktim yok. neyse artık zamanım olur sanırım okullar da açılıyor malum. uzun zaman önce okuduğum bir kitap kış bahçesi


Yazar:Kristin Hannah
Çevirmen:Esra Kılıççı
Sayfa Sayısı: 512
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus

Arka Kapak
Çok satan Ateşböceği Yolu kitabının yazarından, bir anne ile kızları arasındaki karmaşık bağlara ve geçmiş ile gelecek arasındaki yıkılmaz bağa dair sürükleyici, yürek sızlatacak kadar etkileyici ve güzel bir roman. Bazen annenin geçmişine bir kapı araladığında, kendi geleceğini bulursun! Meredith ve Nina Whitson birbirine taban tabana zıt karakterlerdeki kız kardeşlerdir. Biri evde kalıp çocuklarına bakmış ve aile işinin başına geçmiş, diğeriyse hayallerinin peşinden gidip dünyayı gezmiş ve ünlü bir foto muhabir olmuştur. Ancak sevgili babaları hastalandığında bu birbirine yabancı iki kadın, kendilerini yine bir arada, şimdi bile kızlarına herhangi bir avuntu vermeyen, aşırı mesafeli anneleri Anya’nın yanında bulacaktır. Anneleriyle aralarındaki tek bağ, onun, çocukluklarında bazı geceler kızlara anlattığı bir Rus masalıdır. Ölüm döşeğindeki babalarınınsa, hayatındaki kadınlardan son bir arzusu vardır. Anya kızlarına bir masal anlatacaktır; yıllar önce başladığı ama hiç bitirmediği o masalı. Hem de bu kez sonuna kadar. Bu masal daha önce duydukları hiçbir şeye benzememektedir; altmış yıldan uzun bir zamanı kapsayan, savaş mağduru Leningrad’da başlayıp günümüz Alaska’sına kadar uzanan, sürükleyici, gizemli bir aşk hikâyesi. Nina’nın gerçeği açığa çıkarma konusundaki saplantısı, onları annelerinin geçmişlerinde, ailelerini tümüyle sarsacak ve tamamen değiştirecek bir sır öğrenecekleri, beklenmedik bir yolculuğa sürükler. İlk sayfasından son sayfasına kadar büyüleyen Kış Bahçesi, hem epik bir aşk hikâyesi hem de yaşamları kesişen kadınların detaylı bir portresi olması bakımından nadir bulunur bir eser. İlham verici şiirsel yazımıyla, son sayfa okunduktan uzun süre sonra bile okuyucunun aklından çıkmayacak. “Okuyucular, anne ve kızlar yakınlaştıkça hem gülmekten hem de ağlamaktan kendilerini alamayacaklar.” -Publishers
Weekly
 
Nina ve Meredith birbirinden tamamen farklı iki kız kardeştir. bu iki kız kardeşi bağlayan tek nokta ise anne ve babalarıdır. babaları kızları ne kadar çok sevmişse anneleri bir o kadar uzak durmuştur. anneleri ile tek paylaşımlar annelerinin anlattığı masallardır.
yıllar geçip ikisi de yetişkin olduktan sonra Meredith sorumluluk sahibi çocukluk aşkı Jeff ile evlenmiş ve iki kızı olmuştur ve Nina da çok başarılı bir foto muhabir olmuştur. babalarının ölümüyle bu iki kız tekrar buluşur. fakat babalarının ölmeden önce onlardan bir isteği vardır. o da annelerinin anlattığı bir hikayenin tamamını annelerine anlattırmaları.
esas hikaye böyle başlıyor kitapta. .şu sıcak yaz günlerinde okurken sizi içine çekiyor kış bahçesi. Rusyaya gidiyor üşüyorsunuz, Afrika da terliyorsunuz. adrenalin, heyecan, üzünti hepsini derinlemesine yaşıyor ve karakterlerin psikoljisine derinlemesine tanık oluyorsunuz.

kesinlikle okumanızı öneririm…



29 Ağustos 2012 Çarşamba

20 Ağustos 2012 Pazartesi

Eve Dönüş :)






merhabalar bayramın 2.gününde eve dönme zamanı :) arkada bıraktıklarıma üzülüyorum ama kavuşacaklarım açısından seviniyorum bize dua edin sağsalim evimize ulaşalım kazasız belasız :)

18 Ağustos 2012 Cumartesi

17 Ağustos 2012 Cuma

Çekilişi Kazanan Tubikce ve Semih Arkadaşlarımın Hediyeleri Ulaşmış :)

güle güle okusunlar dinlesinler diyorum :)

Tubikce arkadaşıma gönderdiklerim


Bolsius Aromatik Kokulu Sample Manolya



Scrikss 108 Chrome Tükenmez


Krafton Defter


Enbe-Kalbim



Miss Giggles -Magnetic Bookmark/Kitap Ayracı



Kürk Mantolu Madonna


Şemspare

tuğbacım defterin yolda :)

semih arkadaşıma da



Enbe-Kalbim



Sultanı Öldürmek


Sisle Gelen Yolcu


umarım beğenmişlerdir :)







15 Ağustos 2012 Çarşamba

Serenad-Zülfü Livaneli

yavaş yavaş toplanıyorum eve dönme zamanı geliyor :) dün bitirdim serenadı ve kutuya kaldırırken hemen yorumlamazsam olmaz kitaba haksızlık etmiş olurum diye düşündüm :)



Yazar:Zülfü Livaneli
Sayfa Sayısı: 484
Dili: Türkçe
Yayınevi:
Doğan Kitap


Arka Kapak

Roman okumak istiyorsanız…
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.

bugüne kadar neden Zülfü Livaneli kitaplarını okumadım diye kendime kızmadım değil bu kitaptan sonra. nasıl güzel bir kitap tek kelime ile bayıldım.


kitap üniversitede memur olan Mayanın ağzından anlatılıyor. hikayelere can veren kişi Maya. üniversiteye yurt dışından gelen Maximilian Wagner ile arasında geçecek olan olaylardan habersiz.

kitapta beni en çok etkileyen bölüm babaannesinin Mayaya söylediği şu sözler oldu:

“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!” (Serenad sayfa 88 )

bu kitabı okurken sanmayın ki sadece bir aşk hikayesine şahitlik edeceksiniz ayrıca bu kitapla geçmiş tarihimideki kürt,ermeni ve almanyadaki nazi ve yahudi olaylarına da tanık olacaksınız



demem odur ki ben kitabı çok beğendim okurken bol bol schubert'in serenadını dinledim kesinlikle tavsiyedir :)

kitabın tanıtımı


Schubert-Serenad

Undenied'ımdan Gelenler :)

canım arkadaşım undenied'ım da bana ne güzel şeyler göndermiş çok teşekkür ederim hepsi için :)


Umberto Eco-Prag Mezarlığı



kendi eliyle yaptığı ayraç ki ben en çok bunu beğendim gözleri düşmüş diğeri bulamadım ben de diğerini çıkardım :)



oje,rimel ve şampuan ve bakım kremi :)







nescafelerim :)



ve çok güzel bir not tekrar teşekkür ederim canım :)



14 Ağustos 2012 Salı

Kadir Geceniz Kutlu Olsun Arkadaşlar..


Bu gece bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi. Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi. Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin. (Amin)

Öğretmen Olanlar Parmak Kaldırsın :)



az önceki postta asime arkadaşımın ve moriçe arkadaşımın da benim gibi öğretmen olduğunu öğrendim :) kimlerin bizlerle meslektaş olabileceğini öğrenmek için böyle bir post yazma fikri verdi teşekkür ediyorum asime arkadaşıma :)

evett öğretmen olanlar branşı ile birlikte bu posta cevap yazarsa sevinirim kaç kişiyiz bir görelim :)

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Biri Beni Durdursunn-2 Ayakkabı Alışverişim :)

az önceki postta takıntılı olduğumu yazmıştım. bu ayakkabı ve çantada en çok kendini gösteriyor tabi ki. okula hep babet giymeyi tercih ederim ama bu yıl topuklu da giymek istiyorum. o yüzden yavaş yavaş hazırlık yaptım :) aldıklarım :

bambi kampanyaya girince dayanamıyorum ve hemen saldırıyorum :)


lacivert olan bu

bu da siyah olan

kırmızı babetlerim :)

Siyah babetlerim :)
eşimi de unutmadım


dedim ya biri beni durdursun :(



Biri Beni Durdursunn :)

hala Tokattayım az kaldı tatilimin bitmesine :) bir yandan üzülüyorum çünkü bu yıl gayet iyi zaman geçirdim burada hatta geleli 30 gün olmuş nasıl geçti anlamadım ama bir yandan da yeni eğitim yılı ve evime dönüş sevinci de yok değil :)
biri beni durdursun dedim evet durdursun bu ara deli gibi alışverişe verdim kendimi :( alıyorum alıyorum doymuyorum maalesef kendime de kızmıyorum değil ama napayım aşırı bir takıntım var ki herşey birbiri ile uyumlu olmalı (maalesef diyorum bazı zamanlarda zarar veriyor bana bu )
neyse gelelim aldıklarıma ilk mudo alışverişi ile başladı herşey ilk kez mudodan alışveriş yaptım ve beden konusunda problem yaşar mıyım dedim ama yaşamadım çok şükür :) fiyatlarına gelince de bu kaliteye gayet uygun fiyatlar bence. aldıklarıma gelince :



SPOR ETEK LACİVERT


KAPÜŞONLU TRİKO HIRKA NAVY
TRİKO HIRKA PEMBE

BEYAZ T-SHIRT


ORTA GRİ MELANJ T-SHIRT
Bu daha ilk alışverişimdi sırayla diğerlerini de ekleyeceğim :)

Az - Hakan Günday


Yazar:Hakan Günday
Sayfa Sayısı: 360
Yayınevi: Doğan Kitap
Arka Kapak

Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...

O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...

Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.

O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.

Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.

Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.

Senin ve benim gibi...


Hakan Günday ile bir nevi tanışma romanım oldu AZ. Hakan Günday, bu kitapla "Dünya Kitap Yılın Telif Kitabı Ödülü"nü kazanmış. Daha önce hiçbir kitabını okumamıştım ama kuzenim çok beğendiğini söyleyince eklemiştim okuma listeme. Tabi ki ilk d&r alışverişimde de girdi sepetime :)

Roman 2 ana karakterden oluşuyor. İkisinin de adı Derda. Hatta roman 2 bölümden oluşuyor demek daha doğru olur sanırım biri dişi Derda diğeri erkek Derda.
Kitabın başında örümcek lekesiyle başlayan birkaç sayfalık hikayeyi çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Gelelim birinci bölüme. Birinci bölümde sado-mazoşist ilişkiler, uyuşturucu,porno ve tarikatların içinde kaybolmuş 11 yaşındaki Derda’nın hikayesine tanık oluyorsunuz. Ben ilk bölümü okurken çoğu yerde irkildiğimi ve tiksindiğimi itiraf etmeliyim. Yazar bu kadar cinselliğe neden ihtiyaç duymuş onu da anlamış değilim. Dişi Derda’nın başından geçen olayları okurken yoruldum açıkçası. Bu yorgunluğun sebebi Derda’nın başına gelen  olayların beni içine almış olması değildi anlatımın yorucu olmasıydı. Belki kitapta sadece bu Derda dan bahsedilmiş olsaydı - kitap yarım bırakma huyum olmadığı için- içimden gelmeyerek okuyup bitirirdim kitabı. Dişi Derda’nın hikayesi bana göre yarım kaldı. İlk sayfalarda olayları en ince ayrıntısına kadar anlatan Hakan Günday bence son bölümleri biraz hızlı geçmiş. Özellikle bu bölümdeki tesafüfler çok ilgimi çekti. Hele hele Derda’nın hayatına yön veren Anne karakteri :)


Gelelim 2.bölümdeki erkek Derda’ya. Burada da bambaşka bir dram var. Derda’nın babası hapiste, annesi ise hasta. Evleri mezarlıkla duvar duvara hatta bir duvarı mezarlığa ait. Derda hep yetimhaneden korkuyor ve arkadaşlarından yetimhane hikayeleri duyuyor. Ne pahasına olursa olsun o yetimhaneye girmemeye çalışıyor ki bu annesi öldüğünde kimse farketmesin diye annesini parçalayıp her bir parçasını ayrı ayrı mezarlara gömmesine kadar gidiyor. Annesi öldükten sonra parçalama kısmında gerçekten müthiş bir anlatımı var Hakan Günday’ın. Gözümde canlanmadı, hissetmedim desem yalan olur. Daha sonra Oğuz
Atay “Tutunamayanlar” kitabı ile tanışması var erkek Derda’nın. Kitapta resmen efsaneleştirilmiş Oğuz Atay. Hiç okumadım kitaplarını bilmiyorum da pek ama bu kitabı okuduktan sonra alsam mı oldum yani o kadar efsaneleştirilmişti kitapta.  Kitabın 244-253. Sayfaları arasında el yazısı ile yazılmış bir masal var. Yazı tipi okumamı gerçekten zorlaştırdı.
Hele Derda’ların karşılaşması bana çok saçma geldi. Daha mantıklı bir son ya da tesadüf bulabilirdi. Sonra birbirlerine aşık olmaları, 40 yıl bir yastığa baş koymaları. Sonuç olarak finali hiç beğenmedim.
Yine de özellikle 2. bölüm için bu kitabı okumanızı tavsiye ederim kesinlikle vakit kaybı olmaz.




 

Eveettt Diğer Kazananımız da Geri Dönüş Yaptı :)

Evet arkadaşlar diğer kazanan arkadaşımız Semih dönüş yaptı ve istediği kitapların
Sisle Gelen Yolcu


Ve
Sultanı Öldürmek olduğunu söyledi :)


Hemen onları da sipariş ediyorum ve tebrik ediyorum iki arkadaşımı da :)