Sayfa Sayısı: 568
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: Postiga
Umutsuz ve başkalarına çözülmez bağlarla bağlı
bir aşk onlarınki…
Mirza ve Sahra, imkânsız ve çok büyük bir aşkın birbirini inkâr eden
Mirza ve Sahra, imkânsız ve çok büyük bir aşkın birbirini inkâr eden
iki fatihi.
Sevgi yok, aşk yok Sahra'nın dünyasında… Yanılsamalar dünyasındaki,
aptalca hayaller onlar
sadece. Umutsa… şekil değiştiriyor kalbinde.
Beğenilmek yeter ona. Mirza, onun
büyüdüğünü görsün, yeter. Onunla
birkaç saat… sadece birkaç saat. Başka dileği
yok.
Beni sevdiğini düşündüğüm herkesin beni terk ettiği dünyamda, sevilmek
Beni sevdiğini düşündüğüm herkesin beni terk ettiği dünyamda, sevilmek
istemiyorum ben artık…
Hoyrat ellerime her alışımda kırılan, camdan
narin bir oyuncak sevgi.
Sevgi, hayatımdan koparılarak çıkarılan insanlar demek benim için,
Sevgi, hayatımdan koparılarak çıkarılan insanlar demek benim için,
sevgi terk edilişin ilk işareti.
"Seni seviyorum…" söyleyenin vedası bana.
"Başlangıcı, sonu sadece ben olayım. Sadece benim tenime karışsın
teni… Sadece benim olsun
Sahra'm. Tüm gizemlerini bana açsın,
ruhunda girmediğim tek kapalı oda kalmasın
istiyorum."
"Artık ilk adımları atıldı geceyi teslim alan dansın…
Çalılıkların arasından çıktım çoktan. Özenli bir çabayla kurulmuş
"Artık ilk adımları atıldı geceyi teslim alan dansın…
Çalılıkların arasından çıktım çoktan. Özenli bir çabayla kurulmuş
kapanımın tam ortasında
Sahra... Kozasından sıyrıldığında kelebeğin
güzelliğinin de ötesi olduğunu
kefşediyor gözlerim. Bana açılan sayfanın
okunmuş olduğu gerçeği ilk defa
canımı yakıyor hayatımda."
Ben bu kitaba ne yazsam diye birkaç dakikadır
ekrana bakıyorum ama
tam anlamıyla bu kitabı tarif edecek kelime bulabilir
miyim bilmiyorum.
O kadar ama gerçekten bir o kadar farklı ki.
En başta dili.
Burcu Demet’in okuduğum ilk kitabı ama çok
etkilendiğimi belirtmem
gerekiyor.
İlk başlarda yadırgamadığımdan da değil.
Hatta ve hatta sıkıldığımı bile düşündüm çünkü
ben genelde karakterler
arasında diyalogları seven biriyim.
Ama bu kitapta o yok. İlk başlarda sarmadığını
düşünsenizde zamanla
kitap sizi içine çekiyor ve okumuyorken bile onu
düşünmekten
vazgeçemiyorsunuz. Vazgeçmeyin de zaten.
Aksiyon deseniz var, aşk deseniz en masum
haliyle var. Daha ne olsun.
Uzun zamandır bu kadar farklı
dili ve anlatımı olan bir kitap okumamıştım.
Mutlaka okunması
gerekenler listesinde yer almayı hakeden bir kitap..
Oturduğum yerden onu izliyorum.
Kumral saçlarının arasında ışığın dans
edişine bakıyorum. Vicdanım sızlamaya
başlar gibi oluyor sanki.
Zayıflık mı? Hayır, zayıflığa yer yok. Zayıf
olmayacağım onun
karşısında. Dişe diş kana kan…O geliyor aklıma yeniden.. Kan
bürüyor
sanki gözlerimi, şimdi kızıl bir hare Sahra. Sahra şimdi av… Bense
çalıların arkasına saklanarak avını izleyen panterim sadece. Beni
izleyen
biri
olsa dudaklarımın nasıl da küstah bir ifadeyle kıvrıldığını söyler
herhalde ve
nasıl yırtıcı baktığıma ona. Eminim söyler, çünkü daha önce
de duydum bu yorumları.