14 Mart 2015 Cumartesi

Burcu Demet | Sahra Bitti..



Sayfa Sayısı: 568

Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Postiga

Umutsuz ve başkalarına çözülmez bağlarla bağlı bir aşk onlarınki… 

Mirza ve Sahra, imkânsız ve çok büyük bir aşkın birbirini inkâr eden 

iki fatihi.


Sevgi yok, aşk yok Sahra'nın dünyasında… Yanılsamalar dünyasındaki,

 aptalca hayaller onlar sadece. Umutsa… şekil değiştiriyor kalbinde. 

Beğenilmek yeter ona. Mirza, onun büyüdüğünü görsün, yeter. Onunla

 birkaç saat… sadece birkaç saat. Başka dileği yok.

Beni sevdiğini düşündüğüm herkesin beni terk ettiği dünyamda, sevilmek

 istemiyorum ben artık… Hoyrat ellerime her alışımda kırılan, camdan 

narin bir oyuncak sevgi.

Sevgi, hayatımdan koparılarak çıkarılan insanlar demek benim için,

 sevgi terk edilişin ilk işareti.

"Seni seviyorum…" söyleyenin vedası bana.

"Başlangıcı, sonu sadece ben olayım. Sadece benim tenime karışsın

 teni… Sadece benim olsun Sahra'm. Tüm gizemlerini bana açsın, 

ruhunda girmediğim tek kapalı oda kalmasın istiyorum."

"Artık ilk adımları atıldı geceyi teslim alan dansın…

Çalılıkların arasından çıktım çoktan. Özenli bir çabayla kurulmuş 

kapanımın tam ortasında Sahra... Kozasından sıyrıldığında kelebeğin 

güzelliğinin de ötesi olduğunu kefşediyor gözlerim. Bana açılan sayfanın 

okunmuş olduğu gerçeği ilk defa canımı yakıyor hayatımda."


Ben bu kitaba ne yazsam diye birkaç dakikadır ekrana bakıyorum ama 

tam anlamıyla bu kitabı tarif edecek kelime bulabilir miyim bilmiyorum.

O kadar ama gerçekten bir o kadar farklı ki.

En başta dili.

Burcu Demet’in okuduğum ilk kitabı ama çok etkilendiğimi belirtmem

 gerekiyor.

İlk başlarda yadırgamadığımdan da değil.

Hatta ve hatta sıkıldığımı bile düşündüm çünkü ben genelde karakterler

 arasında diyalogları seven biriyim.

Ama bu kitapta o yok. İlk başlarda sarmadığını düşünsenizde zamanla 

kitap sizi içine çekiyor ve okumuyorken bile onu düşünmekten 

vazgeçemiyorsunuz. Vazgeçmeyin de zaten.

Aksiyon deseniz var, aşk deseniz en masum haliyle var. Daha ne olsun.

Uzun zamandır bu kadar farklı 

 dili ve anlatımı olan bir kitap okumamıştım.

Mutlaka okunması gerekenler listesinde yer almayı hakeden bir kitap..

Oturduğum yerden onu izliyorum. Kumral saçlarının arasında ışığın dans

 edişine bakıyorum. Vicdanım sızlamaya başlar gibi oluyor sanki. 

Zayıflık mı? Hayır, zayıflığa yer yok. Zayıf olmayacağım onun 

karşısında. Dişe diş kana kan…O geliyor aklıma yeniden.. Kan bürüyor

 sanki gözlerimi, şimdi kızıl bir hare Sahra. Sahra şimdi av… Bense 

çalıların arkasına saklanarak avını izleyen panterim sadece. Beni 

izleyen 

biri olsa dudaklarımın nasıl da küstah bir ifadeyle kıvrıldığını söyler 

herhalde ve nasıl yırtıcı baktığıma ona. Eminim söyler, çünkü daha önce

 de duydum bu yorumları.




Lemariz Müjde Albayrak | Hissiz Bitti..



Sayfa Sayısı: 528

Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Postiga


Aşkın en derinden, inkâr edildiği yerden ortaya çıkışı! Kendilerini ve

birbirlerine duyduğu aşkı çığlık çığlığa ve sessizce inkâr etseler de,

aşkları ortalığı yakıp kavuruyor!

Alexander, hissiz, acımasız, yakışıklı, güçlü ve zengin… Daha küçücük

bir çocukken öğrendi bütün bu özelliklere sahip olabilmeyi. O hislerini

acımasızca rafa kaldırmış, kendi sonuna doğru ilerliyordu. Ama

bilmediği, her sonun bir başlangıca gebe olduğuydu. Heaven karşısına

çıktığında bütün inançları ters yüz olurken, kendi sonu birdenbire

başlangıcı olduğunda ne yapacağını elbette bilemezdi.

Heaven; masum, saf ve kırılgan bir papatya… Cennetten gelen bu

sessiz

melek, tüm korkularını kendine zırh yaparak kökleri ile tutunduğu

topraklarında, Alexander'ın fırtınasına karşı direnirken, bir aşk ateşi

yakmak için geldiğinde asla tek bir yananının olmayacağını

bilemezdi.Var

olmadığını zannettiği kalbi boğulurcasına çırpınırken soluksuz kalarak

tekrarladı: "Hissetmiyorum, hissetmiyorum, hissetmiyorum…"

Uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar.

Bloga yazmasam da sanmayın ki okumuyorum. 2014 yılından 60 ve

2015

yılından şu an itibariyle yorumlanmayı bekleyen tam 31 adet kitap var
.
Bir devlet okulunda ingilizce öğretmeni olduğumu bilen bilir ama bu
sene

bir özel okulda da derse giriyorum. Üstelik özel dersler de cabası.

Ayrıca bir buçuk yaşında bir cimcime. Düşünün artık halimi.

Neyse yorum yazmayı çook özledim. Artık geri döneyim dedim umarım

bundan sonra daha düzenli buralarda olurum.

Arkadaşlarımın çoğunun paylaşım yaptığı bir kitaptı Hissiz.

Uzun zamandır Postiga Yayınlarından çıkan Türk yazarlarımıza bir şans

veriyorum ve Hissiz de onlardan biriydi.

Beklentilerimin çok çok ötesinde çıktı kitap.

Sabah elime aldım ve öğle olmadan bitmişti.

Sürükleyici ve daha ilk satırlarından itibaren sizi içine alan bir kurgusu

var.

Lemariz Müjde Albayrak daha ilk satırlardan sizi yarattığı dünyanın

içine çekiyor ve kitabın nasıl bittiğini anlayamıyorsunuz.

Yalnız dipnot olarak yazmam gereken birkaç noktayı da es

geçemeyeceğim.

Postiga yayınlarından okuduğum 6.kitap falan oldu sanırım. Yazım ve

basım hataları o kadar yorucu ki. Ben, özellikle çok dikkat eden bir

insan olarak , çok yordu. Yanlış kullanılan noktalama işaretleri ya da

yazım yanlışları okurken resmen göz tırmalıyor. Sanırım tüm yorum

yazacağım Postiga kitaplarında aynı şeye değineceğim.

Kitabın ana karakterlerinden bir diğeri Adrian’ın hikayesini de çok

merak ettiğim için Maske kitabını da sipariş etmiştim.

En kısa zamanda onun da yorumu blogda olacak.

Kısaca kesinlikle tavsiyemdir :)



Tam ağzını açıp konuşmaya başlayacaktı ki Heaven'ın bir yerlerden

bulup buluşturup bir şeyler yazdığı kâğıdı okumak zorunda kaldı.

"Bu evde yiyecek hiçbir şey yok! Sen nasıl yaşıyorsun burada?

Asabiyetinin sebebi açlık olmalı."

"Ben evde yemem pek. Senin için alışveriş yaparız en kısa zamanda."

"Ama Adrian aç. O zaman bir şeyler sipariş edebileceğimiz bir yer


vardır herhalde?"