9 Haziran 2015 Salı

Burcu Bahtiyar-Ünlü Aşk Bitti..



Sayfa Sayısı: 496
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Ephesus Yayınları

O bir Türk. O bir kadın. O bir bodyguard. O ünlü film yıldızı Can 

Taker'ın seksi, havalı, belalı takıntısı...

KAREN YAĞIZ… 25 yaşında. Gençliğinin baharında. Ve hep yapmak

 istediği işi yapıyor, çünkü bu işte iyi! Ancak işinde hareketi sevse de,

 özel hayatı içler acısı derecede sıradan, rutin ve sıkıcı... Aslında 

Karen, bu sıkıcı ve rutin hayatından da memnun. Fakat her şeyin bir 

kırılma noktası var. Karen bir anda kendisini iki yakışıklı erkek

 tarafından kuşatılmış olarak buluyor!

CAN TAKER… O bir dünya starı. Kadınlar onunla birlikte olmak için 

yarışıyor ama onun peşinde olduğu tek bir kadın var; şımarık 

bodyguardı.


TOPRAK ise Karen'in en yakın arkadaşı, dostu... O olmadan geçen bir 

günü bile olmadı.

İki erkek, iki aşk, üstüne bir de suikastçı bir psikopat!

Karen için hayat bundan sonra diken üstünde bir maceradan ibaret…

Bu kitabı tesadüf eseri Ephesus Yayınları sayfasında görmüş ve konuyu 

okuduktan sonra yazarı çok tanımasamda hemen almalıyım demiştim.

Ön sipariş verdim ve elime geçer geçmez başladım.

İnanın çok beğendim.

Dünya starı Can Taker ve onun güzeller güzeli bodyguardı Karen Yağız.

Aksiyon deseniz bolca var.

Aşk deseniz bolca var.

Çok severek ve eğlenerek, acaba diğer sayfada ne olacak diye büyük

 bir merakla okudum.

Kısaca tavsiyemdir.

****


Ünlü oyuncu Can TAKER, gazetemize şöyle bir demeç verdi. 

“Bodyguard’ımın kusuruna bakmayın, arkadaşlar. Kendisi de bir 

hayranım olduğu için, başka bir bayanın pankart dahi olsa bana şahsen

 göstermek istediği hiçbir şeye tahammül edemiyor.”


“Konuşmamız gerekiyor, Karen,” dedi nazik ama ısrarcı bir tonla. 
Anlamıyordu. Onunla böyle burun buruna dururken, beynime konuş 
komutu veremeyecek bir durumdaydım. Aklım tek bir şeyin emrindeydi
 yalnızca; hormonlarımın!

O yüzden parmak uçlarımda yükselerek tek bir hedefe doğru yöneldim.
 Dudaklarına yani. Dediğim gibi kontrolü beynim değil, kalbim ve 
hormonlarım ele almıştı. Artık bu işkenceye dur diyecek, hakkım olan 
huzuru ve mutluluğu alacaktım.
Tabii o aptal gagasını açmasaydı!




Jennifer Royce-Gözlerinin Esareti Bitti..




Sayfa Sayısı: 573
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Ephesus Yayınları

Sevgiye aç bir kadınla… Kalbi buz tutmuş bir adam… Tutkuyu 

keşfettiklerinde, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda kalırlar...

Küçüklüğünden beri aradığı sevgiyi bulamayan Keira Destina'nın tek bir 

dileği vardı; kendisini gerçekten sevecek bir kalp. Babası tarafından 

sürekli hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir hayat süren Keira,

 şeytanla yaptığı anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu'nu öldürmeye 

kalkıştığında, hayatının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, 

önünde 

korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafından esir alınan genç kız için

 artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak hiç de kolay olmamıştı.

 Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu

 rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek savaş meydanlarında

 ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil 

ama hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken,

 onu bekleyen sürprizin farkında değildi. Gözlerine ilk baktığı an, bu 

kızın tanıdığı tüm kadınlardan farklı olduğunu anlamıştı. Genç kızın 

öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran'ın buz tutmuş, karanlıklar 

içindeki 

kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi 

güzel 

ona ait olmalıydı!






Ben ve historical!

Hiç tarzım değil!

Yok yahu alıp okumam!

Çok sıkılırım eminim boşuna zaman harcarım!

Dedim!

Demez olaydım.

Sevgili Jennifer Royce ‘u az çok takip eden bir insan olarak ilk 

okuduğum historical bu kitap oldu.

Ve bu kitap historical okumaya devam etmeme vesile olacak bir kitap

 oldu.

Ellerine sağlık yazarım :)

Bana sevdirdin historical okumayı.

Ah Kayran ah diyip yorumumu bitiriyor eğer siz de historical 

romanlara 

ön yargılıysanız bu ön yargınızı Jennifer Royce ile kırmanızı tavsiye

 ediyorum.


Yeni kitaplar merakla beklenmekte yazarım.

*****

''Aradan geçen her dakika , bir çekiç darbesiymiş gibi yüreğine 

vuruyor ve canını yakıyordu. Onu kaybetme  düşüncesine 

dayanamıyordu. Onsuz dünyası bir daha ışık almayacakmış gibi yüreği 

daralıyordu. Onun yaşaması gerekiyordu. Asilik ve inatçılık etmesi ,

 genç adamla korkusuzca tartışması, kaçarak deliye döndürmesi, 

hayatını güzelleştirebilir ve yaşanabilir hala getirmesi gerekiyordu.''



Ellen Marie Wiseman-Ardımda Kalanlar Bitti..






Sayfa Sayısı: 440
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arkadya Yayınları


Çıkmazdaysa yüreğiniz, hikâyemi dikkatli okuyun, belki de bu sizin hikâyenizdir…

Hiç uçurumun kenarında olduğunuzu hissettiniz mi? Ya da ayaklarınızın altındaki kaya parçalarının koparak düştüğünü… Ben artık öyle hissediyorum ve gitgide karanlığa düşüyorum. İhanetin en ağırını en yakınlarımdan gördüm. Anne ve babamdan… Tek suçum, onların isteklerine boyun eğmememdi. Tek suçum, onların değil de yüreğimin seçtiği adamı sevmemdi… Neden insanlar kendileri gibi olmayanı ötekileştirir ki? Bu başkaldırımın bedelini çok ağır ödüyorum. Bir akıl hastanesine kapatıldım. Tüm hayatım çalındı benden. Sevdiğim adam… Dünyaya getireceğim çocuğum belki de… 

Ne zormuş insanın kendinde olduğunu ispat etme çabası. Ve artık aklım yerinde mi bilmiyorum ama yüreğimin hâlâ aklı başında. Buradan kurtulmak istiyorum. Gün yüzüne kavuşup rüzgârın saçlarımı savuruşunu hissetmek, denizin tuzlu kokusunu içime çekmek istiyorum. Tek ümidim bu yazdıklarımı birinin bulması. Ne kadar zaman alır bilinmez, fakat bu satırları okuyacak kişiye sesleniyorum: Benim adım Clara Elizabeth Cartwright ve bu, benim hikâyem. Seçim senin, ya hikâyeme ortak ol ya da diğerleri gibi görmezlikten gel beni… Ardımda Kalanlar, anlattıkları ve karakterleriyle kurgu ürünü olsa da hikâyenin çıkış noktası gerçeğe dayanmaktadır. Tüm gizemleri içinde barındıran, duygu yüklü bu kitabı gözyaşları eşliğinde bitirdiğinizde, kendinizi sorgulamadan edemeyeceksiniz… 

"Muhteşem bir kurguya sahip olan Ardımda Kalanlar, tüm okul ve halk kütüphanelerindeki yerini almalı." 
-Voya, Lindy Gerdes-





Bir gün kapı çalar ve elinize çok güzel bir şekilde

 paketlenmiş bir kargo geçer.

İçini açarsınız ve gördükleriniz karşısında çok mutlu 

olursunuz.

Hele de kitabı okuduktan sonra duygularınız sizi mahveder.

İşte öyle bir şey..

Bu kitabı okurken o kadar çok duyguyu bir arada 

yaşadım ki.

Mutluluk, hüzün, sinir, merak hepsi bir arada.

Sırf ailesinin istediği adamla evlenmek istemediği için 

deli damgası yiyerek akıl hastanesine yatırılan Clara’nın

 hikayesini çok sevdim.

Yazar duyguyu o kadar iyi aktarmış ki kendimi yaşanan 

olayların içindeymiş gibi hissettim.

Kesinlikle ama kesinlikle tavsiyemdir..

*****

Kim bilir kaç dehşet verici anı, yapının bir parçası olarak tuğlaların, 

harcın, buzlu camların içine işlemiş, kan ve gözyaşlarına karışarak 

mühürlenmişti? Acı ve keder nasıl her zaman Izzy’nin bir parçası 

olacaksa işkence görmüş binlerce ruhun anısı da Chapin Hall’da ve 

Willard Akıl Hastanesi’nin çevresindeki binalarda yaşayacaktı. Böyle 

bir 

yer kayıp yaşamlardan ve sevilen kişilerden geriye kalan bir hatıradan 

başka ne olabilirdi?



“Kendi isteğim dışında akıl hastanesine kapatıldım. Bana kalan tek şey

 aklım ve aklımın tamamen yerinde olduğu konusunda sizi temin ederim! 

Ben her dediğinize körü körüne inanıp hayvan gibi onları hapsetmenize

 izin veren diğer hastalarınız gibi değilim. Bir doktor bunu yapmamalı. 

Bu bir suçtur.”





14 Mart 2015 Cumartesi

Burcu Demet | Sahra Bitti..



Sayfa Sayısı: 568

Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Postiga

Umutsuz ve başkalarına çözülmez bağlarla bağlı bir aşk onlarınki… 

Mirza ve Sahra, imkânsız ve çok büyük bir aşkın birbirini inkâr eden 

iki fatihi.


Sevgi yok, aşk yok Sahra'nın dünyasında… Yanılsamalar dünyasındaki,

 aptalca hayaller onlar sadece. Umutsa… şekil değiştiriyor kalbinde. 

Beğenilmek yeter ona. Mirza, onun büyüdüğünü görsün, yeter. Onunla

 birkaç saat… sadece birkaç saat. Başka dileği yok.

Beni sevdiğini düşündüğüm herkesin beni terk ettiği dünyamda, sevilmek

 istemiyorum ben artık… Hoyrat ellerime her alışımda kırılan, camdan 

narin bir oyuncak sevgi.

Sevgi, hayatımdan koparılarak çıkarılan insanlar demek benim için,

 sevgi terk edilişin ilk işareti.

"Seni seviyorum…" söyleyenin vedası bana.

"Başlangıcı, sonu sadece ben olayım. Sadece benim tenime karışsın

 teni… Sadece benim olsun Sahra'm. Tüm gizemlerini bana açsın, 

ruhunda girmediğim tek kapalı oda kalmasın istiyorum."

"Artık ilk adımları atıldı geceyi teslim alan dansın…

Çalılıkların arasından çıktım çoktan. Özenli bir çabayla kurulmuş 

kapanımın tam ortasında Sahra... Kozasından sıyrıldığında kelebeğin 

güzelliğinin de ötesi olduğunu kefşediyor gözlerim. Bana açılan sayfanın 

okunmuş olduğu gerçeği ilk defa canımı yakıyor hayatımda."


Ben bu kitaba ne yazsam diye birkaç dakikadır ekrana bakıyorum ama 

tam anlamıyla bu kitabı tarif edecek kelime bulabilir miyim bilmiyorum.

O kadar ama gerçekten bir o kadar farklı ki.

En başta dili.

Burcu Demet’in okuduğum ilk kitabı ama çok etkilendiğimi belirtmem

 gerekiyor.

İlk başlarda yadırgamadığımdan da değil.

Hatta ve hatta sıkıldığımı bile düşündüm çünkü ben genelde karakterler

 arasında diyalogları seven biriyim.

Ama bu kitapta o yok. İlk başlarda sarmadığını düşünsenizde zamanla 

kitap sizi içine çekiyor ve okumuyorken bile onu düşünmekten 

vazgeçemiyorsunuz. Vazgeçmeyin de zaten.

Aksiyon deseniz var, aşk deseniz en masum haliyle var. Daha ne olsun.

Uzun zamandır bu kadar farklı 

 dili ve anlatımı olan bir kitap okumamıştım.

Mutlaka okunması gerekenler listesinde yer almayı hakeden bir kitap..

Oturduğum yerden onu izliyorum. Kumral saçlarının arasında ışığın dans

 edişine bakıyorum. Vicdanım sızlamaya başlar gibi oluyor sanki. 

Zayıflık mı? Hayır, zayıflığa yer yok. Zayıf olmayacağım onun 

karşısında. Dişe diş kana kan…O geliyor aklıma yeniden.. Kan bürüyor

 sanki gözlerimi, şimdi kızıl bir hare Sahra. Sahra şimdi av… Bense 

çalıların arkasına saklanarak avını izleyen panterim sadece. Beni 

izleyen 

biri olsa dudaklarımın nasıl da küstah bir ifadeyle kıvrıldığını söyler 

herhalde ve nasıl yırtıcı baktığıma ona. Eminim söyler, çünkü daha önce

 de duydum bu yorumları.