21 Kasım 2014 Cuma

Gayle Forman-Eğer Yaşarsam Bitti...



Sıradan bir günde...
On yedi yaşındaki Mia, bir genç kızın isteyebileceği her şeye sahiptir: sevgi dolu bir aile, ona âşık bir erkek arkadaş, müzik ve olasılıklarla dolu parlak bir gelecek...
... bir saniyede her şey değişir...
Bir sabah ailesiyle yolculuğa çıkan Mia'nın hayatı bir anda altüst olur. Kendini, kaza geçirdikleri arabanın enkazından yaralı bedeninin çıkarılışını izlerken bulan genç kız, parçaları yavaş yavaş birleştirince neler kaybettiğinin ve geride bıraktıklarının farkına varacaktır. Hayat ve ölüm, mutlu bir geçmiş ve bilinmezliklerle dolu bir gelecek arasındaki ince çizgide yürüyen Mia, bir günde hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalacaktır.
Eğer Yaşarsam, aşkın gücünün, ailenin gerçek anlamının ve yaptığımız seçimlerin dokunaklı hikâyesi…

"Fazlasıyla dokunaklı."
Publisher Weekly

"Okuyucuyu aynı anda hem hüzünledirip hem de umutlandıracak, dokunaklı ve düşündürücü bir roman."
Romantic Times

"Yürek burkan, muhteşem bir hikâye."
NPR's The Roundtable

"Acımasız ve güzel. Bu düşündürücü hikâye, kitabı bitirdikten sonra uzun süre aklınızdan çıkmayacak." School Library Journal

"Gençlerin yanı sıra yetişkinler de Forman'ın bu muhteşem romanına bayılacak."
VOYA

"Hüzünlü, mükemmel yazılmış bir hikâye. Sizi kesinlikle ağlatacak."
San Jose Mercury News

"Harika bir roman."
Los Angeles Times

"Etkileyici bir roman... Forman, unutulmaz karakterler yaratıp kalbimize dokunan ve gözlerimizi dolduran sürükleyici kitaplar yazmakta usta."
Buffalo News

"Mükemmel yazılmış."
Entertainment Weekly

"Eğer Yaşarsam, aşk ve trajediyle dolu."
Sacramento Bee


Ben bu kitabı sevemedim maalesef.

Normalde bu tarz kitapları severek okurum ama bu kitap nedense beni bir türlü hikayeye çekemedi.

Sanki okurken hep birşeyler eksik kalmış gibiydi.

Çok kalın bir kitap değil ama sanki olay örgüsünde kopukluklar vardı ve ben bundan dolayı bir türlü konsantre olamadım.

Genelde seri kitaplarını sipariş ederken tüm çıkanlarını almaya çalışırım ki meraktan ölmeyip devamını hemen okuyayım diye ama bu kez öyle olmadı.

Kitap sevsem de sevmesem de yarım bırakamam.

Ama elimde sürünür günlerce.

Bu da elimde süründü süründü en sonunda bitti.

İkinci kitap şu an okuma listesinde sonlara yakın.

Belki siz seversiniz kim bilir.



W. Grace Tugend-Sende Tanrıyı Gördüm Bitti..



Avrupa'nın göbeğinde bir fakirhane ve orada herkesten habersiz verilen bir yaşam mücadelesi.

Hukuk Fakültesi okuyan Belinda Suzan'ın intiharına açılan ilahi pencere.

4 Bin Yıllık gizli örgütün Dünya'ya uzanan ahtapot kolları.

Günahkâr Mary'nin canını dişine takarak verdiği amansız savaşı ve Ranier'a karşı hissettiği tarifi imkânsız aşkı.

Sırlar bir bir deşifre olurken Mary, her geçen dakika, biraz daha İlahi güce teslim oluyordu. Bir seçim yapmak zorunda. Zaman daralıyor…

Hristiyanların görmek istemediği, Yahudilerin imha etmek için peşinden koştuğu 15 yıldır YASAK KİTAP. Yaratılıştan günümüze uzanan akıl almaz bir serüven.

Yazarın okuyuculara notu;
Yasaklandım, yasaklarla yıllarca yaşadım. Her çırpınışımın ağır bir bedeli oldu. 4,5 yıl tek hücrede hapis yattım. Kendi adıma bir e-mail dahi almam kısıtlandı. Şimdi siz değerli okuyucularıma ulaşabilmenin ümidi içerisindeyim. Beni bu konuda yüreklendiren 'Yasaklar çiğnenmek içindir' diyerek, alfabetik harflarle değil tamamen rakamlardan oluşan bir dil kullanarak benimle iletişime geçen 'Adı Gizli' dostuma teşekkür ederim. Bu konuda karşılık beklemeksizin yoğun çaba sarf ettiğini biliyorum. Siz bu notu okurken o eminim hala yoğun bir emek sarf ediyor. Ben ise sizlerle tanışacağım anı heyecanla bekliyorum. Sevgilerimle Grace Tugend

Şimdi ben bu kitaba ne yazsam diye 5 dakikadır ekrana bakıyorum ama ne yazacağımı bilemedim!

Ama yanlış anlaşılmasın kitabı çok beğendiğimden ne yazacağımı bilmiyorum.

Kitap Tanrıdan gelen bir mektupla başlayarak zaten merak seviyenizi üst noktaya çıkarıyor daha sonrasında gelişen olaylar, karakterler kısaca herşey kitabı elinizden bırakmamanıza neden oluyor.

Bir noktadan sonra kitabın sonunu o kadar merak ediyorsunuz ki okuma hızınız 2 hatta neredeyse 3 katına çıkıyor. Evet işte ben tam da bunları yaşadım.

Kitap da İslamdan bolca söz edilmesi.

Osmanlı Devletinden ve Kurtuluş Savaşından da bolca bahsedilmesi kitabı güzel hem de merak uyandırıcı kılan diğer etmenlerden sadece bir kaçı.

Dedim ya kitabı anlatacak söz bulamıyorum :) Çünkü hem çok beğendim hem de çok şaşırdım.

Ancak dikkatimi çeken bir nokta oldu kitabı yabancı sitelerin hiçbirinde göremedim. Yasaklı olduğundan mı acaba?

Neyse ben daha fazla uzatmayayım anlatacak söz de bulamadım zaten başka iyisi mi siz bir an önce alın ve okuyun.


















David Kessler-Kim Olduğunu Biliyorum Bitti..



Ölüm cezası istemiyle yargılanan Chuck Burrow'un annesi, California valisine, oğlunun idam cezasının kaldırılması için son bir şans verilmesi konusunda ısrar eder. Avukat Alex Sedaka, vali kendisine Bayan Burrow'un tavsiyesini dinleyeceğini bildirdiğinde çok şaşırır.

Bu sayede müvekkilini idamdan kurtarmak için eline mucizevi bir fırsat geçmiştir. Önünde sadece on beş saati vardır ve bu indirim hakkı için Burrow'un cesedi nereye gömdüğünü itiraf etmesi ve cesedin bulunması yeterlidir. Öte yandan Burrow masum olduğunda ısrar etmekte ve hatta kendisini ihbar edenin de sözde katili olduğu kızın ta kendisi olduğunu söylemektedir.

Sedaka, kendisini hem gerçeği açığa çıkarmak için iz peşinde, hem hukukun sınırlarını zorlamak için adalet mercilerinin arasında, hem de büyük bir kumpasın içinde bulur.

Mahkeme salonlarını, adalet sisteminin sorunlarını ve yanlışlarını anlatırken kurduğu akıl almaz öykülerle polisiye edebiyatta devleşen David Kessler ile tanışmaya hazır mısınız ?

John Grisham, Scott Turow, Harlen Coben gibi ustaların izinden giden yazar, her satırında devleşiyor…

Alex Sedaka, yeni kahramanınız olacak… 

Muhteşem! İlk defa Alex Sedakayı tanımama rağmen kesinlikle çok sevdim.

Olay kurgusu, işlenişi, karakterler hepsi sanki gerçek dünyadan ve kitabı okurken siz de olayın içindeymişsiniz gibi bir duygu oluşturuyor.

Kitaba başladım ve bir de baktım ki 150.sayfaya gelmişim, okudukça merakım arttı ve bitirmeden elimden bırakamadım, öyle şaşırtıcı bir sondu ki benim için birkaç gün aklımdan çıkaramadım.

Bol gizem dolu , heyecan dolu muhteşem bir kitaptı. Alex Sedaka 'ya bayıldım. Yazarın anlatımı o kadar güzel  ve akıcı ki kitabın nasıl bittiğini anlamadım.

David Kessler ile daha yeni tanıştım ama Alex Sedaka romanlarının devamını mutlaka okuyacağım.

Kesinlikle tavsiyemdir…




Sarah Jio-Yağmur Sonrası Bitti..



II. Dünya Savaşı'nın tam ortasında yaşanan yasak aşk ve işlenen korkunç bir cinayet...

Umut tükenmiş gibi görünse de ikinci şans her zaman vardır... Ya yoksa?

Anne Calloway ne kadar çabalasa da yetmiş yıldır peşinden gelen anıları bir türlü aklından silemiyordur. Bora Bora Adası'ndan adına gelen gizemli bir mektup ise adeta kapanan yarasını yeniden açar.

1942 yazında, II. Dünya Savaşı'nın en hararetli zamanında Bora Bora Adası'nda görev almak için orduya hemşire olarak katılan Anne, genç, güzel ve nişanlı bir kadındır. Ancak orada hiç hesap etmediği bir durumla karşılaşır. Aşk… Kalbini tutkuyla dolduran, yakışıklı asker Westry Green'e karşı koyamaz. Kısa sürede aşkları, adadaki amber çiçekleri gibi filizlenirken, sazdan çatısı olan bir bungalovun altında gizli bir dünyayı paylaşırlar. Ta ki bir gece tüyler ürperten bir cinayete şahit olana kadar... Savaş rüzgârıyla ayrı yerlere savrulan çift, bir daha asla bir araya gelemez. Peki Anne, onca sene sonra çıkagelen bu mektubun izinden gidip taşıdığı vicdan azabını sonlandırabilecek midir?

Ya siz, araya zaman, mekân, kişiler girse de gerçek aşkın peşinden gitmeye cesaret edebilir misiniz?
Mart Menekşeleri ile gönüllere taht kuran Sarah Jio'dan muhteşem bir başyapıt... Yağmur Sonrası ile tutkunun zaman tanımayan öyküsünü okurken, gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.

"II. Dünya Savaşı'nda Pasifik'in tam ortasında kalan, yürek burkan muhteşem bir aşk hikâyesi."
Kristin Hannah

Bu kadın ne yazsa okurum diyenlerden misiniz siz de yoksa?
Ben öyleyim açıkcası.

Öyle bir yazıyor ki bence sizi daha ilk sayfalarda hikayenin içine çekiyor ve bir an bile o merak duygusu yok olmuyor.
Ta ki kitap bitene kadar.

Şimdiye kadar ki tüm kitaplarını okudum ama en çok Yağmur Sonrasını beğendiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim.

Eğer henüz Sarah Jio okumadıysanız hemen okumaya başlasanız iyi olur :)


Meral Kır-Aylardan Aşk Bitti..



Böğürtlen Kışı ve Son Kamelya kitaplarının yazarı Sarah Jio
Gerçek olduğunu düşündüğünüz hayatınızdaki her şeyin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrenseydiniz, ne yapardınız?

Zengin Sancaktar Ailesi'nin en küçük çocuğu olan Tanem için hayat oldukça sıradandı. Arkadaşları ve ailesinin her zaman yanında olduğu Tanem'in tek gayesi işinde ilerlemekti, ta ki katılmak için gittiği, ama katılmadığı o toplantı sonrası geçirdiği trafik kazasına kadar...

İki yıl boyunca uyuyan Tanem uyandığında, hafızasını kaybetmiş ve yanında doktoru Yağız'ı bulmuştu. Ailesi ve geçmişine dair, özellikle bir şeyleri hatırlamak istemiyor, bir şeylerden kaçıyordu sanki. Yağız, uyutulduğu esnada kendisini zehirlemek isteyen esrarengiz kişiden de haberi olmayan Tanem'e hem yakınlık duyuyor hem de Tanem'in geçmişinde ne olduğunu ve onu kimin öldürmek istediğini bulmaya çalışıyordu.
Diğer taraftan Tanem'den uzak durmaya çabalıyor, adeta onunla savaşıyordu.

Acaba Yağız, Tanem'le ilgili gerçekleri öğrenebilecek miydi ve daha önemlisi Tanem'in aşkına karşı koyabilecek miydi? 




Kitabı ilk elime aldığımda kalınlığından korkmadım değil , hele bir de içini açıp da küçük puntoları görünce daha da Aman Allahım dedim, üstüne bir de ilk sayfalarda bu kadar tıbbi terimle karşılaşınca bu kitabı bitiremeyeceğim sanırım bile dedim. İyi ki kitap bitirme alışkanlığım var çünkü bu kitabı okumasaydım çok üzülürdüm.

Meral Kır’ın ilk kitabı Aylardan Aşk.

O kadar büyük bir özenle yazılmış, araştırılmış ki bir ara Meral Hanım doktor mu acaba bile dedim kendime.

Kapak tasarımı olsun, içerik ve görsellik olsun hepsi mükemmel.

Hele hele anlatım, dil, sadelik, akıcılık ne ararsan var bu kitapta.

Dahası hikaye o kadar çok yönlü o kadar merak uyandırıcı ki kitaptaki diğer karakterler de sanki gerçek hayattanmış gibi kitap bittikten sonraki hayatlarını merak etmeye başlıyorsunuz.

İşte bu noktada Meral Hanım bizi yine yarı yolda bırakmıyor.
İkinci kitabı Aşkı Seçtim ile bize Doruk ve Asya’nın hikayesinin devamını anlatıyor. (Asyanın şımarıklıklarından dolayı sinir olmuştum ama neyse :) )

Kısacası hemen edinilmesi gereken kitaplardan biri daha.

Aşkı Seçtim kitabı da çıkar çıkmaz aldım ve şu an ilk okunacaklar arasında.

Mutlaka okuyun..


Rachel Vincent-Ruh Hırsızı Bitti..



İNSANLARIN RUHUNU ÇALAN KARANLIK BİR GÜÇ…

Kaylee ölüleri görmüyor, ama…

Çevresinde ölmek üzere olan biri varsa bunu hissediyor. Ve bu öngörü esnasında kontrol edemediği bir güç, çığlık atmasına neden oluyor. Hem de kulakları sağır edecek bir çığlık.

TÜM KÖTÜLÜKLERE MEYDAN OKUYAN, ENGEL TANIMAZ BİR AŞK!

Kaylee'nin tek isteği okulun en havalı çocuğuyla olmanın keyfini çıkarmaktır ama Nash onun çığlıklarının ardındaki gizemi bildiğinden, sıradan bir ilişki onlar için sadece hayaldir. Okul arkadaşları gizemli bir şekilde ölmeye başladığındaysa, sıradaki kurbanın kim olduğunu sadece Kaylee bilecektir.

Ancak onları kurtarması imkânsız gibi görünmektedir çünkü bir ruhu kurtarmanın bedeli, bir diğerini kaybetmektir...

"Eski bir mit, gizem ve aşk benzersiz bir hikâyede bir araya gelmiş. Başından sonuna hayran kaldım."
-Melissa Marr-

"Kaylee'nin mutluluğunu ve acısını hissetmek, Kanınızı donduracak çığlığını duymak... Farklı bir hikâye peşinde koşan herkes bu kitaba bayılacak."
-Publishers Weekly blog-

Uzun zaman aradan sonra kocaman bir merhaba :)

Farkındayım ne zamandır yazamadığımın ama maalesef bir türlü minik kızımdan ve iş yoğunluğumdan fırsat olmadı.

Bilenler bilir bir devlet okulunda İngilizce öğretmeniyim ama bu yıl bir özel okulda da derse giriyorum. Çok yorulduğum kesin ama yoğun olmayı seven bir insanım.

Yazmadığım arada elbette boş durmadım. Yaklaşık 50 den fazla yorum yazılacak kitap var beni bekleyen. Artık bol bol görüşürüz.

Bu kitap da haziran ayı başlarında okuduğum bir kitaptı.
Çok ama çok beğenmiştim.

Bu tarz kitapları okumayı seviyorum ama Kaylee’nin hikayesi daha da bir hoşuma gitti.

Okuduğum onca fantastik kitap arasında konusu ile açık ara öne çıktı diyebilirim.

İkinci kitap Ruh Kapanı da okunmayı bekleyenler arasında. En kısa zamanda ona da bir yorum gelecek.

Kısaca kesinlikle tavsiyedir :)


8 Kasım 2014 Cumartesi

Kitap Tanıtımı: J.A.Redmerski || Hiçliğin Kıyısında || Ephesus Yayınları




Yirmi yaşındaki Camryn, alışılmışın dışında bir yaşam tarzı düşlemektedir. Fakat başına gelen trajediler bu yaşamı kendisinden zorla çekip alınca, ilk bulduğu otobüse atlayarak varış noktasını bilmediği bir yolculuğa çıkar. Çıktığı bu kendini yeniden keşfetme yolculuğunda, kendisi gibi nereye gideceğini bilmeyen, Andrew Parrish adında biriyle tanışır. Fakat Andrew’un da bazı karanlık sırları vardır…
Andrew yolculukları esnasında Camryn’e kimseye bağlı kalmadan, içinden geldiği gibi yaşama, en derin ve kuytu arzularına teslim olma sanatını öğretir. Ancak Andrew’un ondan gizlediği sır yolun sonunda kendisini beklemektedir. Bu sır ikiliyi bir araya getirebilecek midir, yoksa onları sonsuza dek birbirlerinden ayrılmaya mı mahkûm edecektir?

Hiçliğin Kıyısında mı? ‘Muhteşemliğin Kıyısı’na ne dersiniz? Çünkü şu anda tam olarak bu durumdayım.”

-USA Today

Kitap Tanıtımı: Osman Aysu || Devlet Sırrı || Ephesus Yayınları




Pınar sevgilisi ile çıktığı Rusya gezisinde yetmiş yıl önce ölen büyük dedesini tanıyan yaşlı bir çiçekçi kadın ile tanışır. Gazeteci olan genç kız, Türkiye’ye döndüğünde ailesi hakkında bir kitap yazmaya karar verir.

Rusya’da, Türk istihbarat ajanı olarak görevliyken bir cinayete kurban giden dedesi Bekir Sami, kitabının başkahramanı olacaktır.

Dedesinin geçmişini araştırmaya başlayan Pınar, yetmiş yıllık bir devlet sırrının yeniden gündeme gelmesine sebep olur. Bekir Sami’ye ait bilgiler ÇOK GİZLİ mührü ile saklanmaktadır. Ve bu dosyanın açılması üç devletin istihbarat örgütlerini harekete geçirir.

Çiçekçi kadını bulmak için tekrar Rusya’ya giden Pınar, bir anda MIT, CIA ve FSB ajanları tarafından göz hapsine alınır.

Üç devleti ilgilendiren yetmiş yıllık bu büyük sır nedir?

Neden gerçekler saklanmak zorundadır?


Pınar’la birlikte, bu gizemin tehlikeli yollarında koşmaya hazır mısınız?

Kitap Tanıtımı: Vefa Enver || Aşık Kim? || Ephesus Yayınları



Nehir; yirmi iki yaşına kadar ikiz kardeşi Irmak’ın ihtişamlı varlığının gölgesinde kalmış, sade ve duru güzelliğine tezat duygusal ve karmaşık kişiliğe sahip bir genç kız…
“Biliyor musun, senin vakti gelince açacak bir gonca olduğunu düşündüm hep ve bence artık vakti geldi, Nehir. Bunu daha fazla uzatmanın anlamı yok. Kendine güvenmeli ve tüm güzelliğinle açmalısın. Ayrıca titreyip durmaktan da vazgeç. Bırak karşındakiler titresin.”

O iflah olmaz bir hayalperest, umutsuz bir romantik. Mükemmel erkeği bekleyecek kadar saf olmasa da, kendi için mükemmel olanı bekleyecek kadar inatçı ve kararlı…

Bakışlarını gökyüzüne çevirip, umutla parlayan aya baktı. Ve kendi kendine mırıldandı. “Acaba bir gün kendi peri masalımın başrolünü oynayacak mıyım?”

Fakat konu erkekler, daha doğrusu Mert olduğunda, tam anlamıyla inatçı ve sivri dilli cadının teki oluyor…
“Ne kadar edepsizsiniz, Mert Bey!”
“Elimde değil Nehir Hanım, sizi görünce edepli halimden eser kalmıyor!”

Mert; istediğini elde etmeye alışmış, genç, hırslı ve başarılı bir iş adamı. Aşka inanmayıp, evliliği aileler arasında bir çeşit iş anlaşması olarak görüyor...
Evlilik, Mert için görevden başka bir şey olmayacaktı. Asla aşk evliliği yapmayacağını biliyordu. Zamanı geldiğinde, çıkarları doğrultusunda en uygun seçimi yapacağından şüphesi yoktu. Yine de önünde Nehir’e doyacağı uzun bir süre vardı.

O, âşık olduğu kadına sahip olmak için her şeyi göze alabilecek derecede çılgın, ama onunla evlenmek istemeyecek kadar katı mantıkla hareket eden bir erkek…
“Ah, yani âşık olacak kadar özelim ama evlenecek kadar değil. Öyle mi? Neden? Yeterince zengin olmadığım için mi?”


Mert’in Nehir’den vazgeçmeye niyeti yok. Nehir’in ise mükemmelden daha azına razı olmaya…

Aşk, tutku, iniş ve çıkışlarla dolu bu ilişkideki çekişmeleri sonlandıracak hangisi olacak dersiniz?


Aşk mı, mantık mı?